Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Kanal İstanbul projesinin artan Boğaz trafiğine önlem olarak yapılacağını, deniz canlılarını koruyacağını belirtti. Turhan, çevreye en az zarar veren güzergahı seçtiklerini dile getirdi. Gerekli testlerin yapıldığını söyleyen Bakan Turhan, kanalın depremi tetiklemeyeceğini öne sürdü.
Proje için 5 alternatif güzergah belirlendiğini Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, bunlar arasında çevreye en az zarar verecek güzergahın seçildiğini kaydetti. Kanalın Möntro Anlaşması’na hiçbir etkisinin bulunmayacağını öne süren Turhan, projenin neden gerekli bir proje olduğunu gündelik bir örnekle anlattı.
Bakan Turhan “Her gün Üsküdar’dan Beşiktaş’a geçen yeğenim söyledi. ‘Önceden 15 dakikada geçerdik, şimdi yarım saati buluyor’ dedi. Çok yoğun deniz trafiği var. Çünkü koskocaman gemi denize girdiği zaman onun geçişini beklemek zorunda kalıyorsun.” diye konuştu.
Kanal İstanbul projesinin yapılmasındaki birinci amacın boğaz ve çevresinde yaşayan deniz canlıların hayatı olduğunu ileri süren Ulaştırma Bakanı ileride deniz trafiğinin artacağını kaydetti.
Cahit Turhan “Kanal İstanbul‘un yapılma nedeni birinci olarak, Boğaz ve çevresinde yaşayan canlıların hayatı. İkincisi çevre üçüncüsü de tarihi dokumuzun korunması. Boğaz’dan ortalama yılda 43 bin gemi geçiyor. Boğaz’dan 1950 yılında 50 metrelik gemiler geçerken bugün 350 metrelik gemiler geçiyor. Gelecekte Boğaz’daki deniz trafiği riskleri artacak. Uluslararası yük trafiğinin daha da artacağı görünüyor. 2035’te bu rakamın 70 bin olacağı tahmin ediliyor.” dedi.
“Sıradan proje değil”
Projenin sıradan olmadığını belirten Turhan, Kanal İstanbul projesinin maliyetli ve gerekli olduğunu söyledi. Projenin çevreye olabilecek detayların her yönden incelendiğini kaydeden Bakan Turhan şöyle konuştu:
“Kanalın yapılmasına karar verdikten sonra güzergahları tespit ettik. İnşa edilebilecek 5 adet güzergah var. Arazi ve sahada araştırıldı ve incelendi. Alternatif güzergahlar ve birbirleriyle mukayesesi… Bunların en az maliyetlisi, çevreye en az zararlı olanı araştırılıp Küçükçekmece-Durusu koridoruna karar verdik. Küçükçekmece-Ağaçlı hattı kısa olmasına rağmen su ve orman alanlarına zararı nedeniyle vazgeçildi. Maliyeti ve işletme ücretlerinin daha az olmasına rağmen tercih edilmedi. Onun için bu güzergah değil de Küçükçekmece-Durusu güzergahına karar verildi. Diğer alternatiflerin su kaynaklarına etkisi daha fazla.
Bu projeyi her yönüyle ele aldık. Sıradan bir proje değil. Hem maliyetli hem gerekli. Teknik açıdan iyi incelenmesi gereken bir proje. Bu süre içerisinde jeolojik çalışmalar, zemin etüdleri, çevre etkileri incelendi. Bu bir su yolu projesi olması nedeniyle giriş çıkışındaki deniz hareketleri, akıntı hareketleri ve depremselliği incelendi. İki deniz arasındaki farklı yapıların birbirlerine etkileri incelendi.
Marmara Denizi’ne zararı olacağı söyleniyor. Herkes görüş bildiriyor. Biz işimizi ehliyle yapıyoruz. Biz bu konuda uzman olan kişilerle çalıştık. ÇED raporuyla ilgili olarak, çevre ile olumlu olumsuz etkileri bakımından. Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağlayan şu andaki Boğaz dünyanın en tehlikeli su yoludur. 45 kilometre uzunluğunda Boğaz geçişinde ‘okyanusu geçmekten daha zor’ ifadesini kullanır kaptanlar. Farklı akıntılar var. Buranın riskli olması, giderek risklerin artması nedeniyle kanalı inşa ettiğimizde kanalı kullanacak olan araçların aynı sorunlarla karşılaşmaması için gerekli etüt ve incelemeyi yaptık.”
Fransa’da test yaptık
Ülke genelinde “Biz İstanbul’da değil ülkemizin neresinde olursa olsun bir yerde yapı inşa edeceksek depreme dayanıklılığını hesap ederiz.” diyen Turhan, Kanal İstanbul projesinin depremi tetikleyeceği bilgisinin doğru olmadığını kaydetti. “Kanalın inşaatı bizim normal karayolu inşaatında büyük bir yapının inşaatında yaptığımız kazıdan çok farklı bir kazı yapmayacağız.” ifadesini kullanan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, projenin Marmara Denizi’ndeki fay hattına 11 kilometrelik mesafede olduğunu söyledi.
Projenin konumunda aktif bir fay hattının olmadığını belirten Mehmet Cahit Turhan, deprem konusunda uzman akademisyenlerle çalıştıklarını dile getirerek “Bu proje süresi içerisinde büyük önemli projelerin laboratuvarda testler yapılır. Fransa’daki bir laboratuvarda bu testleri yaptık. Aynı iklim şartlarında bir yer oluşturuldu. Depreme tabi tuttuk. Model testleri yapıldı. Marmara’daki oksijen seviyesine olumlu etkisi olacak.” dedi.