Salgının etkisiyle beraber gayrimenkul sektöründe konut üretimi başta olmak üzere, yapı inşaatları duraksamaktadır. Bu duraksamayla birlikte toplumda bütçeye uygun konut bulmak zorlaştı. İnsan hayatının en temel ihtiyacı güvenli ve sağlıklı biçimde barınmaktır. Bu sebeple konutlar tek yaşayan ya da aile için barınak olmasından dolayı önemlidir. Bunun yanı sıra toplum için sosyal, ekonomik ve fiziksel açıdan önem taşımaktadır. Nüfus artışı, şehirlerarası göçler, deprem riski ve konut stokunun kalitesi gibi unsurlar konut ihtiyacını arttırmaktadır. TÜİK verilerine göre belediyeler aracılığıyla verilen yapı ruhsatı, yüzölçümü ve konut sayısı gibi işaretler son 2 seneye bakıldığında konut üretimi 2004’ten beri en düşük seviyelere inmiştir. 2014-2017 yılları arasında yıllık aşağı yukarı 1 milyon konut üretimi için ruhsat alınmıştır. Bunun yanı sıra 2021’in ilk çeyreğine yönelik veriler gayrimenkul alanında yatırımların en düşük seviyede olduğunu gösterdi.
İnşaat Sektörü Duraklamaya Başladı
Konut ihtiyacının yüksek oranda düşünülmesine rağmen inşaat sektörü duraklamaya başlamıştır. Salgın döneminin de etkisiyle artarak ilerlemekte ve başta konut üretimi olmak üzere yapı inşaatları yavaşlamaktadır. Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarına yönelik veriler, bu hızla devam ederse konut ihtiyaçları karşılanamayacak durumdadır. Yüksek faiz politikalarıyla beraber krizin de etkisiyle konut üretiminde düşüş yaşanmaktadır. Konut ihtiyacının nüfus ve diğer etkenlerle beraber artmasıyla konut açığının da giderek artmasına sebep olmaktadır. Özellikle geçen sene konut ihtiyacı talebi artmasına rağmen inşaat maliyetlerinin yükselmesi ve faiz oranları sebebiyle konut üretiminde duraksama yaşanmıştır.
Günümüzde yeni konut üretimin az olmasıyla toplumda her bütçeye uygun konut bulmak zorlaştı. Azalan stoklara rağmen müteahhitlerin henüz projelerini yoğun olarak hayata geçirmiyorlar. Bundan dolayı geliştiricilerin yeni alınan ruhsatlarla beraber gerçekleştirilecek olan yeni projelerinin devreye girmesinde dikkatli olacağı öngörülüyor. Konut fiyatlarının yükselmesiyle beraber kısa vadede müşteri taleplerinin düşmesi gayrimenkul geliştiricilerini endişelendirmektedir. Ancak azalan taleple beraber piyasaya çıkarılan proje sayısının az olması mevcut ihtiyacı nispeten karşılayabilecektir. Ekonomik konjonktürün düzelmesiyle beraber konuta olan ilginin yoğun bir satışa dönüşmesi beklenmektedir. Bu süreçte elindeki arsaları hazır bulunduran ve üzerine projeler geliştiren müteahhitler için büyük avantajlar sağlayacaktır.
Genel itibariyle 2023’te ülke nüfusunun 85 milyonun üzerine çıkması beklenmektedir. Bundan dolayı nitelikli konut talebi de artmaya devam edecektir. Ortalama hane halkı büyüklüğü 2017 itibariyle 3,4 olduğu dikkate alınırsa; yalnızca nüfus artışına bağlı konut ihtiyacının ortalama 1,5 milyon olması öngörülmektedir. Diğer yandan ülkemizde gerek bazı kentler gerekse farklı nüfus grupları, özellikle dar gelirli gruplar bakımından yeterli konut ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca konut piyasasında arz-talep dengesinin sürdürülebilir nitelikte devam etmesi büyük önem taşımaktadır. TOKİ aracılığıyla inşa edilen konutların son yıllarda toplam konut ihtiyacının yüzde 4 ile yüzde 9 arasında bir paya sahip olması sebebiyle gayrimenkulde özel sektöre büyük iş düşeceğini göstermektedir.
Diğer emlak haberleri için tıklayınız…