Konutta beklenen çöküşe dair Yeniçağ Gazetesi’nden Remzi Özdemir’in yazısı son zamanlarda ilgi çekmekte. Pandemi dönemi boyunca uluslararası yaşanan ekonomik sıkıntılarda yaratılan seferberlik ilanlarına karşı, Türkiye’nin yeteri kadar çabalamadığını belirten yazar; tahribatın yalnızca konut satışıyla kapatılmaya çalışıldığından bahsetti.
Konutta beklenen ‘fırsat indirimi’ gerçekte bir zarar mı?
Çin Wuhan çıkışlı yeni tip koronavirüs (Covid-19), son altı aylık sürede uluslararası gündemin ortak konusu oldu. Ekonomik anlamda baskı yaşamaya başlayan gelişmiş Avrupa ülkeleri karşısında şansı bulunmayan Türkiye’nin aldığı yeni kararlar arasında konutta indirim fırsatı vardı. Ekonomik tahribatın hükümet destekleri ile kapatılmak istendiği dönem itibariyle, dünya üzerindeki pek çok ülke seferberlik ilanını duyurdu. Küçük ölçekli işletmelerin desteklenmesiyle başlayan süreç vergilerin düşürülmesi, kira yardımlarının yapılması gibi türlü yeniliklerle genişletildi.
Türkiye’de ise bu destek süreci yalnızca inşaat sektörü ve onun alt sektörlerine yaradı. Konut kredisinde faiz oranlarının düşürülmesiyle birlikte ekonomik boyutta önünü göremeyen Türkiye için ciddi bir adım olarak görüldü. Belirtilen kampanya kapsamında ise peşinat yüzde 5 oranında ödeniyor. Bu sayede 500 bin liralık bir evi almak isteyenlerin 25 bin önden ödemesi yeterli gelmekte. Geride kalan borcun 475 bin lirası için bankadan finans sağlamak gerekiyor. Ayrıca kampanya kapsamında 2 yıl boyunca ödemesiz dönemin başlaması taksitlerle birlikte toplamda 15 yıl sürede kişileri ev sahibi yapmaktadır.
Konut satışları patladı
Düşük faizlerden hemen sonra gündeme oturan konut kampanyaları konut satışlarını rekor seviyeye yükseltti. Yalnızca 2 aylık kısa dönemde vatandaşlar cebindeki paranın hesabını yapmadan bankaya koştu. Ayrıca mal sahipleri ve diğer fırsatçıların konut fiyatlarında artış yaptığı ve 300 bin liralık bir evin tek bir gecede 400 ila 500 arasına tırmandığı tespit edilmiştir. Ev satışlarında mağduriyet yaşayanlar kadar bu durumu kendi lehine döndüren pek çok alıcı da oldu.
Ancak en kötüsü düşük faizli kredi kampanyasının ardından ekonomik belirsizliğin vatandaşlarca unutulmasıydı. Üstelik yakınlarından aldığı borçlarla konut taksitine girenler, gelecekte belirsizliğe gözlerini kapatıyor.
Deneyimli alıcılar için ticaret zamanı
Konutta yaşanan indirim fırsatlarının ardından 2 yıl ödemesiz dönem bazı kesimin fırsatçılık yapmasına zemin hazırladı. Şimdiye dek satıcı tarafın haksız kazanç sağlaması konuşulduysa bile artık gözler alıcı tarafa çevrildi. Çoğu vatandaşın satın almak istediği konutun ön ödeme miktarı kadar eş dost demeden borç aldığı ve alınan evi iki yıllığına kiraya verme kararı aldığı görüldü. Deneyimli alıcı tarafın ticarete dönüştüren son iki aylık süreçte, haksız kazanç ve birikim yapmanın yolu oluşturuldu.
Remzi Özdemir’in iddiasına göre, banka ve ekonomi yönetiminde rol alan yetkililer ‘tarihi fırsat’ diye lanse edilen düşük faizli kredi kampanyalarının oluşturduğu ortamın ne tür sonuçlara yol açacağını iyi biliyor. Alıcılar 2 yıl boyunca bedava sahip olacakları evin yıl içinde enflasyona bağlı olarak fiyat artışı yaşamasını beklemekte. Süre sonunda 500 bin liradan alınan evin değeri en az 100 bin lira daha artış yaşayacaktır. Bu sayede kişiler yıl içinde kiraladıkları evden taksit tutarlarını toparlamış olacak.
Yabancı yatırımcılar ülkeden kaçıyor
Kampanya hakkında yazı yazan Özdemir, “İktidarın işine geliyor. Şark kurnazlığı ile yapılan icraatın ömrü hiçbir zaman uzun olmaz.” dedi. Müteahhitler başta olmak üzere çoğu vatandaşın yatırım aracı olarak dolar veya altın altına yöneldiği süreçte, yaşanan ekonomik daralmanın boyutu yabancı yatırımcıları da ülkeden kaçırmaya yetiyor.
Bugün herhangi bir AVM’ye giderek mağaza isimlerine bakmak iddianın doğruluğu açısından oldukça önemlidir. Uluslararası markaların şimdilerde eski bir tabela olarak kaldığı ve ekonomide oluşan yeni modellemenin yatırımcılara uygun olmadığı görülüyor.
Emlak haberlerine göz atmak için tıklayınız.