Kategoriler
Emlak Haberleri

Marmara Urban Forum, kentsel dönüşüm konusuna değinecek

Marmara Urban Forum’un konu başlığı altında incelediği kentsel dönüşüm, Aysel Aktan tarafından aktarıldı. Türkiye’de deprem kuşağının varlığı hakkında konuşan Aktan, 81 il genelinde dönüşümün göz ardı edilemeyeceğinden söz ediyor.

Marmara Urban Forum, kentsel dönüşüme ışık olacak

Aysel Aktan, Türkiye’nin deprem kuşağı olduğunu bir kez daha hatırlatarak; vatandaşların can güvenliği için kentsel dönüşüm sürecinin göz ardı edilemeyeceğini belirtti. Riskli yapıların potansiyel olarak tehlike yarattığı ortamda, tehlikelerden korunmak ve daha güvenilir bir yaşam sürmek için kentsel dönüşümün gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu nedenle belediye başkanlarıyla birlikte önemli katılımcıların yer alacağı Marmara Urban Forum’un konu başlıklarından birisi kentsel dönüşüm olacak. Aktan, 30 Ekim tarihinde İzmir’de meydana gelen depremin ardından riskli yapılara dikkat çekildiğini söylüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında başlatılan çalışmalar, belediyeler ve diğer ilgili kurumlar arasına dağıldı. Riskli konutların yerine daha güvenilir ve depreme dayanıklı konutlar için gerekli adımlar atıldı. Müteahhitlerin de gayrimenkul yatırım şirketleri kadar önemli bir yer edindiği süreçte gayrimenkul değerleme şirketleri konumunu koruyor.

Türkiye’nin önde gelen kentsel dönüşüm projeleri

Marmara Urban Forum’un konu başlığı altında inceleyeceği kentsel dönüşüm projeleri; Türkiye’de özellikle Tarlabaşı, Okmeydanı ve Fikirtepe gibi önde gelen ilçelerde Harmoni Gayrimenkul Değerleme Şirketi altında ortaya çıkıyor. Dönüşümü önde tutan şirketin Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Aysel Aktan, dönüşüm hedefleri altında bilgilendirme yapılması gerekliliğinden bahsetti. “Yalnızca devlete değil, yurttaşlara da büyük sorumluluklar düşmektedir,” diyen Aktan; destek alınmadığı müddetçe sağlıklı binalara kavuşumun zor olduğunu söylüyor. Bu nedenle tüm fedakarlığı devletin üstlenmesi konusundaki düşünceler geride bırakılmalı. Dönüşümde yalnızca sektöre ilgi duyanlar ve sektör çalışanları arasında sınırlı kalınmamalı, kamusal duyurular şeklinde iletişim kanalları arttırılmalıdır. Böylece bilinci arttırmaya yönelik çalışmalar sıkılaştırılır ve ülkenin deprem gerçekliği yeniden anımsanabilir.

İnsanlar bilinçlenmeli

Aktan, deprem ülkesi Türkiye’nin gerçekliğini insanlar üzerinde hatırlatarak bilinç oluşturmak gerektiğinden söz etti. Dönüşüm ve yenileme alanlarıyla altyapı alanlarını aynı tutarak sürekli inşaat haklarının artırılması konusuna değinen Aktan, kullanıcıların bu konuda bilgi edinmesinden yana tarafını kullanıyor. İnsanların ekonomik koşullar hakkında dert edinmekten ziyade daha çok sağlık ve can güvenliğine dikkat kesilmesi gereklidir. Özellikle yaşanması beklenen büyük İstanbul depremi gerçekliği, yalnızca devleti değil, işin içine yurttaşların fedakarlığını da katmalı. Eşitlik ilkesi altında beklentileri daha çok devlete yüklemekten vazgeçilmeli, ekonomik anlamda ömrünü tamamlamış yapıların yerine yenisini yaparak, sıfır masrafla ev sahibi olmak beklenmemelidir. Oturum sağlanan pek çok kaçak yolla yapılmış binaların yerine devlet eliyle gerçekleştirilen sağlıklı binalardan fedakarlık yapmadan fayda sağlamak, devlete yüklenip ranttan fayda görmek anlamına geliyor. Bu nedenle sağlam binalarda oturum sağlamak isteyenlere, bir önceki dönüşüm süresince maliyetlere katlanan vatandaşların olduğu ve onların da bu devletin bir vatandaşı olduğu hatırlatılmalı.

Okmeydanı, kentsel dönüşümde doğru bir model oluşturdu

Okmeydanı Kentsel Dönüşüm Projesi’ni ele alan Aktan, dönüşümün başlangıcından itibaren Beyoğlu Belediyesi, İBB ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın projeye destek verdiğini bildirdi. Doğrudan ya da sürece müdahil olan kurumlar, bu tür büyük ölçekli projelerde kamu desteğinin ne derece önemli olduğunu ortaya koydu. Fikirtepe Dönüşüm Projesi’nin beklenen başarıyı elde edemediği konusuna şu sözlerle cevap veren Aktan: “Bölge halkının ve müteahhit karşı karşıya geldiği süreçler yaşandı. Bu çerçevede projelerin önemli bir kısmı tamamlanamadı, kamunun da müdahil olmadığı süreçte uzlaşma süreçleri tahminlerden uzamıştır. Sonuç itibariyle çok sayıda müteahhit batmış ve projelerin yarım kalmasına neden olunmuştur. Yaşananları daha öncede birçok projede gördük. Bakanlığın sürece el atmasıyla birlikte projelendirmede yeniden toparlanma görülmüş, ancak daha önce yaşanan maddi ve manevi kayıpların önüne geçilememiştir. Artık dönüşüm denildiğinde yalnızca binaların yenileneceği düşünülmemeli. Dönüşüm aslında tüm yaşam alanlarını kapsamaktadır. Tüm yollar, elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz ve iletişim gibi teknik altyapı ile park alanları gibi çevreye açık kamusal hizmet alanları da dönüşüm sürecine dahil edilir.”

Dönüşüm projelerine göz atmak için tıklayınız.

Exit mobile version