Kategoriler
Emlak Haberleri

Mülk ve tesis yönetimi GYODER Çözüm Platformu ile gözden geçirildi

Mülk ve Tesis Yönetimi konusunda birleşen GYODER Çözüm Platformu, Mehmet Kalyoncu’nun önemli açıklamalarıyla son buldu. Türkiye’de gayrimenkul sektörünü tek bir çatı altında birleştiren GYODER, oluşan sorunlara çözüm yolunu kurduğu platform altında arıyor. Bu yıl düzenlenen dördüncü toplantıda masaya yatırılan konu ise ‘Gayrimenkulde Etkin Yönetim: Mülk ve Tesis Yönetimi Sorunlarına Çözüm Önerileri’ oldu. Ülke kaynaklarının israfında engellerin masaya yatırılacağı toplantı görüşleri, gerekli hizmetlerin aktifleşmesinde pay bırakacak. Sektördeki bakış açısının platformun yetkili isimleriyle birlikte değiştirileceği, önümüzdeki dönemlerde ise tesis yönetimlerinde yeni bir yön olarak ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir.

Mülk ve Tesis Yönetimi israfı sınırlandırıyor

Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) altında sorunlara çözüm önerisi getiren GYODER Çözüm Platformu, dördüncü toplantısı gereği yeni konusunu seçti. ‘Gayrimenkulde Etkin Yönetim: Mülk ve Tesis Yönetimi Sorunlarına Çözüm Önerileri’ başlığı altında birleşenler, görüşlerini sundu. GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu’nun toplantı sonrası açıklama getirdiği konuşmada ise ülke kaynakları konusunun günün anlam ve önemini oluşturduğu anlaşıldı.

Sektör içinde yaşanan sorunların birleştirildiği ve son gelişmelerin yeniden değerlendirildiği Çözüm Platformu’nda, Digital Network Alkaş ile iş birliğine gidildi. Toplantının online platform aracılığıyla karşılıklı görüşlerden oluştuğunu söyleyen Kalyoncu, 22 Ekim Perşembe günü sponsorluk kapsamında birleştiklerine dikkat çekiyor. CBRE Türkiye’nin ana sponsorluğunu üstlendiği toplantıda, Endeksa, Apsiyon, Garanti BBVA’nın sponsorluklarına da yer verildi. Sektör temsilcilerinin katıldığı online görüşmede ilginin yüksek olduğu ve moderatörlüğün GYODER Başkan Yardımcısı, aynı zamanda PwC Türkiye Ortağı olan Ersun Bayraktaroğlu tarafından yürütüldüğü görüldü.

Dönüşümde çevik olma fikri

GYODER altında birleşen sektör temsilcilerinin yoğun katılımları 22 Ekim Perşembe gününün son derece verimli geçmesine neden oldu. Eleştirilerden ziyade sektörde oluşan sorunlara ele atan isimler, görüşlerini birbirleriyle paylaşmaktan çekinmediler. GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, her zaman yeni fikirlere açık olduklarından bahsederek, ‘bu da mümkün’ diyebildikleri görüşünü savundu. Çözüm Platformu altında birleşen görüşler, daha büyük bir kitle alında ortak bir akıl bulmayı sağlayacak.

Böylece fikirlerin ortak aklın üstünde inşa edilmesinin imkanı bulunmaktadır. Pandemiden sonra değişen sektör içi yönetim şekli, etkiyi tesislere ve yapılara kadar yaydı. Mülk ve tesis yönetiminin yeniden şekillendirildiğinden söz eden Kalyoncu, eskiden herkesin bireysel amaçlar doğrultusunda, bireysel stratejiler geliştirdiğini söylüyor. Bireysel gelişmeleri sıklıkla kendi alanları içinde kullananlar motivasyon gücünü arttırmaktadır. Burada yapılması gereken tek şeyin süreçte daha çevik olma gerekliliğinden geçmesidir. Bu çerçevede baktığımızda Türkiye’nin en güçlü niteliği tesis yönetiminde birleşiyor. Bu alandaki gücün avantaja çevrilmesi kaçınılmazdır.

Kaynaklar optimum şeklinde değerlendirilmeli

Mehmet Kalyoncu, “Binaları yapmaktan ziyade daha zor olanın onları yaşatmaktır” diyerek, konuşmasını İstanbul Havalimanı projesinde yürütülen çalışmalarla başlatıyor. İnşa etmenin zor olduğu, büyük efor gerektirdiği projede toplam alan 1 milyon 400 bin metrekareye kadar genişledi. Karmaşık ve sofistike yapısı nedeniyle sistemlerin bir arada çalışması ve kusursuz bir şekilde işlemesi önemli görüldü.

Bu anlamda operasyon içinde son derece kusursuzdu denilebilir. Ancak dün yaşanan zorluklar bugünden itibaren azalmadı, işletme açısından önemini korumaktadır. Ülkenin kaynaklarını optimum şekilde değerlendirerek israfı önlemeli, teknolojiyi daha yoğun bir vaziyette kullanmalıyız. Hizmet açısından kazanılacak bakış açısı, önümüzdeki dönemlerde tesis yönetimlerinin değişimine yön verecek. Bu nedenle “inşa etmek kadar yaşatmak da çok önemlidir” cümlesi oldukça değerli.

Odak noktada gayrimenkule değer katma fikri olmalı

CBRE Türkiye Genel Müdürü Can Yalnızcan, GYODER Çözüm Platformu altında birbirinden değerli isimlerle buluştu. Burada görüşlerine yer veren Yalnızcan, sunum sırasında mülk yönetiminin aynı zamanda tesis yönetimini de kapsadığından söz etti. İki hizmetin entegre edilerek bir bütünlük sağladığını söyleyen genel müdür, hizmet şeklinde ortak noktanın gayrimenkule değer katmak olduğu görüşünde bulundu. Sektörde yüksek faydanın sağlanabilmesi adına, özellikle mülk sahipleriyle birlikte organizasyon geliştirilme çabası içine CBRE Türkiye’de girişildi.

Mümkün mertebede bütün alanları desteklemek ve yatırım başlangıcından itibaren mülkteki gelişmelerin işletilmesinde rol oynamak gereklidir.  Sistemin geliştirme aşamasında olmasına rağmen Yalnızcan, yaşanan sorunların temelinde mülk sahiplerinin mülkleriyle duygusal bağ kurmasından geçtiğini söyledi. Diğer bir nedende ise mülk yatırımlarında profesyonellerle birlik sağlanması gerekliliği var. Nedenlerini üç ana başlık altına yayan Yalnızcan; üçüncü nedeninde “Kullanıcı ve diğer paydaşların bir araya getirilmesi ve doğru bir denetim yapısı ile raporlama ve finansal analizlerden geçirilmesi şarttır” dedi.

Yatırımda kolektif bakış açısı

Toplantı esnasında konuşma yapan bir diğer isim Esas Gayrimenkul CEO’su Cem Eriç oldu. Esas Gayrimenkul bünyesinde toplamda 7 AVM sahibi olduklarını söyleyen Eriç, geleceğe yönelik yatırımlarını yaptıklarından bahsediyor. Anadolu’da farklı şehirlere ayrılan 4 AVM’nin mülk yönetimleri gerçekleştirilmektedir. Toplamda 550 bin metrekarelik alana yayılan yönetim şeklinde, oluşması ön görülen sorunların üzeri kapatıldı.

Karşılaştıkları sorunların sıklıkla yatırımcıların vizyonu ve onların projeleriyle kurdukları bağ olduğunu belirten Eriç, bağlanma sürecinin proje yapımından başladığını bildirdi. AVM projelerinin en başından itibaren güçlü mülk yönetimi şirketleri, danışman şirketleri ve perakende konusunda yetkin, bilgili şirketlerin bir araya gelmesi süreç bakımından değerlidir. Ancak projenin ortalarında dahil olan şirketler sorunların çözüme kavuşmasını geciktiriyorlar. Bu nedenle çözüm önerisini geliştirmeyi başaran Eriç; “GYODER, AYD gibi platformların destekleriyle, kamu otoriteleriyle sağlanacak farklı yaklaşımlar projenin başından benimsenmelidir” şeklinde konuştu.

Yaklaşımda bütünselliğin önemi

ECE Türkiye Genel Müdürü ve CEO’su Nuri Şapkacı, yatırımcıların yön verdiği AVM sayısının toplam 400 arasından yüzde 20’yi karşıladığını söyledi. Ülkede AVM’lerin sıklıkla yerli yatırımcılar tarafından tercih edildiği ve yatırımda yüzde 80’lik bir payı oluşturduğu tespit edilmiştir. Yönetim şekli bakımından satış yönüne dek duygusal bağın sürdüğü düşünülürse, yatırımda AVM tercihinde bulunan büyük çoğunluğun yerli yatırımcı olması doğaldır.

Toplam AVM’ler arasından 300’üne bakıldığında, planlamanın en başından beri doğru olmadığı, profesyonellerden ziyade acemi takımların elinde ziyan edildiği görüldü. Yatırımda hataya sebep olan yönetim şeklinde bütünselliğin önemi kavranmalı. Şapkacı, mülk yönetiminin ise farklı bir bakış açısıyla geliştirilmesi gerekliliğini uygun buluyor. Mülkte yönetimin satın almadan itibaren başladığı ve ömrünün son demine kadar değer artışında ayrı bir çaba gerektiği bilinmeli. Hatalara yol açmamak için paydaşlar arasındaki yatırımcıların, perakendecilerin ve ziyaretçilerin mutlu edilmesi şarttır. Standartları uygulamak için önce gelişmiş ülkelerin oturmuş standartları hakkında bilgi edinmeli ve aynısını Türkiye üzerinde uygulamalısınız.

Gayrimenkul varlık yönetiminde sürdürülebilirlik

Türk Eğitim Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Kürşat Serkan Hakan, vakıf bünyesinde yaklaşık olarak 1,5 milyar TL büyüklüğünde 1300 adet gayrimenkul sahibi olduklarını açıkladı. Kiracı sayısının 800’ü bulduğu gayrimenkullerde, yönetim hizmetleri yine vakıf bünyesinde çekirdek ekip tarafından devam ettiriliyor. Bugün sistemin kuruluşu 5 yıllık süreçten geçti. Yurtdışında kurulan sistemde, gayrimenkul varlık yönetiminin sürdürülebilmesi hedeflenmektedir. Faaliyetlerde sınırları genişletme çabasına girişen TEV, mülk ve tesis yönetim hizmetlerinde kontrol sağlayabilmek adına farklı firmalarla çalışmalarını yürütüyor. Asıl hedefin mülk sahiplerinin yönetim şekline güvenmesi olduğunu söyleyen Hakan, yanlış ve zamanında yapılmayan işlerin sorunlara neden olacağını ön gördü.

Binalar yüksek maliyetlerle yönetiliyor

TSP Yönetim Kurulu Üyesi, TRFMA Başkanı Gökçenur Çelebioğlu, toplantıda ‘Tesis Yönetimi: Doğru Yönetebiliyor muyuz?’ başlığı altında sunumla öne çıktı. Çelebioğlu, bir tesisin yaşam ömrüne bakış attıklarından bahsettiği konuşmasında, inşaat sürecinin 3 ila 4 yılı bulduğunu söyledi. İşletme sürecinin ise 26 yılı bulduğunu kaydeden TSP, yönetim kısmının en ağır süreci başlattığını ortaya koymuştur. Bir işletmenin ortalama ömür süresi 30 yıla erişirken, toplam maliyet yüzde 12 seviyesini bulmakta. Bu seviyede ise maliyetin tasarımdan itibaren başladığı, yapım ile devam ettiği ve sahip olma sürecinde tamamlandığı görüldü.

Fakat yenilenmeyle birlikte artan ödemeler yüzde 14’e kadar yükselmektedir. Üstelik binanın komple yenilenmediğini düşünürsek, ilk tasarım ve yapım maliyetlerine oranla pahalıya patlamaktadır. Toplam bütçeden harcanan yüzde 74’lük kısım bakım ve onarım başta olmak üzere, tesis yönetimine gidiyor. Türkiye’nin son 25 yıl içinde gelişmeye devam ettiğini göz önüne alırsak, dünyada başarıyı yakalayan sayılı ülkeler arasına girdiğimizi fark edebiliriz. Ülke geneline kıyasla yalnızca İstanbul’da hayata geçirilen projeler bile portföydeki temelleri sağlamlaştırıyor. Gayrimenkul stokunda yükselen yıldız yine de sorunları kökten çözüme kavuşturmamaktadır. Bu nedenle binalarda öngörülen maliyet rakamları zaman içinde öngörünün yitirilmesine neden oluyor.

Turizme getirilen çözümler durumu iyileştirdi

GYODER Yönetim Kurulu Üyesi, Servotel Yönetici Ortağı ve Asbaşkanı Ayla Heyfegil, ‘Tesis Yönetiminde Birlikte Çözüm Anlayışları’ konusuna el attı. Burada turizm tesislerine yönelik konuşmasını başlatan Heyfegil, 2020 yılında tesis kapasitelerinin yüzde 60’nın çalışmadığını aktardı. Aktif ve pasif olarak tesis yönetimlerinin dönüşümden geçtiği yıl itibariyle kapalı dönemlerdeki sorumluluk artmıştır.  Hem yenileme hem de tesisi yaşatma zorunluluğunun kapalı dönemlere sarktığı biliniyor. Ancak tesislerin bakımdan geçmesi kadar müşteri deneyimindeki yönetim de önem taşımaktadır. İşletme sürelerinin 30 yılı bulması beklenirken bu süreç şimdilerde 20 yıla tekabül ediyor. Yatırımcıya olan zararın önüne geçebilmenin tek yolu; fiziksel yapının inşaat sürecinde esnek ve uzun süreli bakımdan geçirilmesidir.

Pasif dönemlerde tesislerin yeniliği için çaba gösterilmesinin gerekliği konusunda konuşma yapan Heyfegil, bir yandan da müşteri deneyiminde başarı sağlanmasının yollarını, şu sözlerle aradı: “Bazı çalışmaların sürdürülmesi ve personel deneyiminin yukarı tırmanması, yönetim altında yapılmalıdır. İspanya ve Portekiz’e göre turizm tesislerinin yönetimi Türkiye’de daha iyi bir konumda. Özellikle havalimanları konusunda sonuçlar bizleri tatmin ediyor. Havalimanı projelerinin geliştirildiği Türkiye’de yeni alanların kazanımı, dünya tercihlerinde ülkenin istikbali için önem taşımaktadır. Turizm sektöründeki gelişmelerin havalimanı ile başladığı, yat liman projeleri ile desteklendiği anımsanmalı. Son 5 yıllık gelişmenin bile değer artışında yükselmeye neden olduğunu paylaşılan veriler aracılığıyla kolaylıkla öğrenebilmekteyiz. Son yıllardaki projeler başarı bakımından spesifik sıkıntıları da ortadan kaldırıyor.”

Tesis yönetimi yapıya değer katmaktadır

RGM Türkiye CEO’su Alp Parmaksızoğlu, üniversite ve otoyol alanlarının yönetim kısmından bahsetti. Verilen hizmetlerin üniversiteler açısından değerli olduğunu vurgulayan Parmaksızoğlu, otoyol hizmet tesisleri gibi birden çok spesifik konuyu ele aldıklarının altını çiziyor. Otoyol tesislerinde toplam sayının 33’ü bulduğu süreçte İstanbul, İzmir, Körfez gibi geçişli otoyollarda tesis hizmetlerine devam edilmektedir.

Yönetimde en büyük payın üniversitelerden oluştuğunu bildiren Parkmaksızoğlu, organizasyonun yürütülebilmesindeki en önemli hususun çok ciddi kurumsal bir yapıdan geçtiğinden söz etmektedir. Hizmette beklentinin üniversite içinde yükseldiği, hukuki açıdan kendi gücünü oluşturduğu kaydedildi. Tanımlanmamış hizmetlerde sorun yaşanmaması amacıyla uygulanması gereken yolu ilgili isimlere veren CEO, “Bunu personel fiyatlandırması olarak değil, fiyatlandırılmış hizmet üzerinden ilerletin” dedi. Tesis Yönetim Derneği’nin yönetim konusunda değerli içerikler ürettiği konusunda fikirlerini sunan Parmaksızoğlu, dernek altında önemli katkıların sunulacağı konusunda neredeyse emin.

Planlamada en son teknoloji kullanılmalı

Apsiyon Kurucu Ortağı ve CEO’su Kudret Türk, 10 yıldır tesis yönetimi sektöründe teknolojik bazlı hizmet verdiklerini belirtti. Konuşmasında gayrimenkulde oluşan bakım onarım maliyetlerinin doğru planlanması ve operasyona alınması açısından teknolojiden yarar sağlamak gerektiğini konuşunu açan Türk; çözüm ortaklarının genellikle Apsiyon Kurucu’ya benzer şirketlerden oluştuğunu aktardı. Tüm cihazlar sisteme girdiğinde, her bir cihaz için QR kod veya etiketler oluşturuldu. Bu sayede saha içindeki personellerin mobil uygulama aracılığıyla bilgi aktarımında kolaylıkları bulunmaktadır. Personel tarafından oluşturulan etiketler dataya ulaşır, buradaki bilgiler daha sonra çözüm için kullanılabilir.

Sektöre Apsiyon Kurucu Ortaklığı ile gelen en iyi gelişme, finans sistemine aktarılan otomasyonlar ve banka entegrasyonları. Aidatların kat maliklerine bildirilmesinden ödemelerin bankalarla paylaşılmasına kadar geliştirilmiş özel bir sistem ağı bulunuyor. Bankadan yapılan talimatların da sisteme kaydı geçirilir ve böylece sektör son teknolojiyle profesyonellik kazanır. Tesis yönetiminde 10’un üzerinde geliştirilen çözüm maddelere, 5 yıldır Apsiyon Akademi altında eğitimlerle birleştirildi. Profesyonel bir bakış açısının kazanımında rol oynayan akademinin eğitimde yeri yadsınamaz. Türk’ün gözlerine bir sosyal sorumluluk projesi olarak gözüken eğitimler, daha fazla üniversitenin bölümlerine aktarılmalı. İlerleyen zamanda bu türden eğitimlerin üniversite bölümlerine kazandırılması umudu taşıyan CEO’dan, sektör adına Türkiye’de 100 binlerce çalışan olması isteğini söylemekten çekinmiyor.

Trend takibi uluslararası standartlarda olmalı

CBRE Türkiye Operasyon Direktörü Özge Bilginer, işletmelerde başarı ve verimliliği 5 ayrı kategoriye topluyor. Başarının sırrında ilk maddenin doğru lokasyon seçiminden geçtiğini söyleyen Bilginer; “hedef kitlenin bina doluluk oranı ve kullanıcı memnuniyeti bakımından büyük bir payı bulunmaktadır” dedi. Başarıda ikinci yolun, tesis inşaatında amaç ve hedef kitle belirlemek olduğu görüldü. Türkiye’de genellikle hedef kitlesinin umursanmadan bir an önce inşaat sürecini bitirme odaklı olduğumuz gerçeği birçok problemi beraberinde getirmektedir. Başta kimlik belirlenmeli ve operasyondaki maliyetlerin büyüklüğünün personel maliyetlerinden oluştuğu düşüncesinden çıkmamalıyız.

Binaya kazandırılan estetik görünüm kadar operasyonel işletilebilirliğin önemi kavranmalı. CBRE Türkiye altında geliştirilen üçüncü maddede bizleri karşılayan işletmecinin dizayn aşamasında sürece dahil olma fikrinde yatıyor. Mülk sahiplerinin ilgisini daha çok maddi yönlü gelişimden yana sürdürdüğü düşünülürse, dizayn ekibinin trend takibinde rol alma istediği yine büyük problemleri oluşturmakta gecikmemektedir. Üstelik fark yaratmak isteyen ekip, ideal çözümleri kolaylıkla gözden kaçırabiliyor. Bu gözden kaçırmalar sürekli yatırım ihtiyacı ve maliyet artışı anlamına gelmektedir. Dördüncü maddede ise operasyonun verimli işleyişine dair alanların yaratılması bulunmakta.

Bina içlerinde kullanıcıyı memnun etmesini beklediğimiz ekipler ihtiyaca yönelik çözüm önerileri sunamıyor. Örnek olarak, bir soyunma odasının bile yaratılamadığı binalarda tatminsizlik hissi doğmaktadır. Farkı ortaya koymaktan yana başta yapılması gerekenin aidiyet duygusu olduğu bilinmeli. Ruhun temelinde yatan bu gelişme, zamanla istenilen farkı hissettirecektir. Son maddeyi oluşturan başarı yolu, uluslararası standartlardaki trendlerin takip edilmesi şartına bağlanıyor. Cihaz ve mimari unsurların ömrünün doğru şekilde kullanılması ve hatta uzatılması açısından bakımların eksiksiz ve doğru şekilde yapılması beklenmektedir. Tüm bu başarı maddelerinden daha da önemlisi, tesis yönetim başlığı akademik alana daha fazla taşınmalı. Alanda profesyonellerin oluşması için eğitim şartı sağlanmalı ve uzman tesis yöneticilerine sektörde yer edindirilmelidir.

Tesis yöneticileri dönüşümde başrole geçecek

GYODER Başkan Yardımcısı, Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme ve Yönetici Ortağı Neşecan Çekici; toplantının sonlarına doğru yaptığı konuşmasında yönetim şeklinin değer katkısındaki rolünü üstlendi. Sektörün temel ve yapısal açıdan bir dönüşüme hazırlandığı konusuna vurgu yapan Çekici, süreçteki hızın pandemi nedeniyle kazanıldığını söylüyor. Temel yapısal dönüşümün başrol oyuncuları arasında tesis ve mülk yöneticilerinin olduğunu düşünen başkan yardımcısı; yöneticilerin katma değer yaratıcısında önemli görevler edindiklerini ve yakın zamanda sahnede olacakları bilgisini verdi.

Bina yapmaktan ziyade, onu canlı ve işleyen bir mekanizmaya dönüştürmenin son derece önemli olduğu katılımcılara bir kez daha hatırlatıldı. Yönetim şeklinin doğru bir şekilde ele alınması, özellikle geliştirme aşamalarında başlatılan yolculuğun değeri etkilediği anımsanmalıdır. Satış değer, kira gelirindeki pozitif katkı, doluluk oranı, işletme maliyetlerinin hesaplanması, tasarruflar, çalışan ve yaşayan kullanan motivasyonu, binanın marka değeri ile sürdürülebilirliği gibi kavramlar sıkça işlenmeli. Değerde kazanılması gereken randımanın işletmede kira ve satış değeri üzerinden değiştiği, yüzde 5 ila 15 oranında katkı sağladığı küçümsenmemelidir.

Oranın geliştirilebilir olduğunun fark edilmesi, gayrimenkul yönetiminde rol oynayan şirketler için değerli bir bilgi sayılıyor. Bu türden yapıların artması, şirketlere kazandırılan performansın artışı demektedir. Piyasadaki riskin düşmesi açısından performans artışı, sektörde yeni bir vazife ortamı yaratabilir. Yüzdeleri bir prim, katsayı, endeks noktasında hesaplayabilmek vazife ortamında öne çıkıyor. Neşecan Çekici, “Bugünden sonra daha çok çalışılmalı ve daha çok emek verilmelidir” dedi. Tesisin doğru yönetilebilmesi, doğru yöneten firmaların işletmeye isim koyması, değer ve gelir bakımından ne derece pozitif geri dönüşe sahne olacak diye araştırmalar yürütülmeli, endeksler çıkarılmalıdır.

Bankaların yönetimdeki payı hayati düzeyde

GYODER Yönetim Kurulu Üyesi, Garanti BBVA Mortgage Genel Müdürü Murat Atay, durumu bankalar açısından değerlendirdi. Yönetim açısından hayati öneme sahip bankalar, tesis işleyişinde rol oynamakta. Tesis kategorisini genişlettiğimizde bu sıralamaya AVM, hastane, üniversite, otoyol, enerji tesisi ve lojistik tesisleri de girebilir. Yatırımcı açısında bankaların asıl konuyu oluşturduğu, konumunu işleyiş devam ettikçe koruyacağı taraflarca anlaşılabilir olmalı.

Öz kaynakla yola çıkan yatırımcı sayısının çok az olduğunu göz ardı etmezsek, burada finansman her zaman bankalardır. Finansmanın iki yönden önemli olduğunu söyleyen Atay; birincisinin inşaattan, ikincisinin ise nakit akışından geçtiğini belirtti. Değerlerin sürekli değişime geçtiği gerçek bir yatırımcı tarafından çabucak öğrenilir. Kötü yönetime sahip olan bir tesiste bankaların sağladığı ipoteklerin bir değeri yoktur. Verilen kredinin teminatı yalnızca nakit akışıdır, nakit akışı ise doğru bir tesis yönetimidir.

GYODER hakkında daha fazla habere göz atmak için tıklayınız.